Piyano Öğrencilerinin Yaptığı 5 Hata

Loading

Herkese merhaba.. Bu hafta da her zaman olduğu gibi “çarşamba yazılarına” devam ediyoruz. Bu yazımda ele almak istediğim konu, bir aralar kendimin de dahil olduğu, bir piyano öğrencisinin müzik serüveni boyunca yaptığı önemsiz gibi duran ama inanılmaz önemli 5 hata oldu. Bu yazıyı yazarken büyük bir ego yaptığımın farkındayım. Ben de hala bir piyano öğrencisiyim. Yine de elde ettiğim tecrübelere ve gözlemlerime dayanarak bu yazıyı yazma cesaretini kendimde buldum. Yazımın çok önem taışıdğını düşündüğümden bu yazıyı dikkatlice sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyorum. Daha fazla vakit kaybetmeden yazımıza başlayalım.

İki Eli Bir Çalışmak

Piyano öğrencilerinin yaptığı hataların başında bir eseri çalışırken aynı anda her iki eli de çalmaya çalışmak geliyor. Biliyorum, tek el çalışmak oldukça sıkıcı hatta olay sol ele genelde eşliğe gelince 10 kat sıkıcı bir hal alıyor fakat bu şu yüzden mühim: Bir koltuğa iki karpuz sığdırmaya çalışırsanız hiçbir karpuzu sığdıramazsınız o koltuğa. Bir eseri çalışırken iki eli ayrı deşifre etmek iki melodi ya da eşlik ve melodi arasındaki bağları görmeniz açısından da önemlidir. Ne alaka!? dediğiniz akorlar arasında göreceğiniz uyumu ve tatmin olma hissini çok az yerde yaşayabileceğiniz gibi beyninizi aynı anda ikiye ayırmaya çalışmaktansa alıştıra alıştıra ayırmayı öğrenirsiniz. Bu da bir piyano öğrencisi olarak mühim bir şeydir. Eserlerle ilgili armoni ve deşifre bilgilerinizi, farkındalığınızı geliştirecek bir etmendir iki eli ayrı olarak çalışmak. Bu hatayı yapıyorsanız vazgeçmenizi ve alışkanlık olmadan tek tek çalışmanızı öneririm. Ha, bu değil ki hiçbir eser tek el tek el çalışılmaz. Czerny’nin basit etütleri gibi eserlerini eğer okuyabiliyorsanız aynı anda çalışabilirsiniz bunda sorun yoktur fakat armoni gerektiren Chopin, Bach gibi bestecilerin eserlerini çalarken biraz daha dikkatli olmanızı öneririm.

Yukarıdan Düşen Notalar

Bu diyeceğime çoğunuz kızabilirsiniz. Haklısınız da bir noktada çünkü ben de zamanında böyle yaptım. Rousseau, Kassia, Traum gibi kanalların videoları var özellikle YouTube’da. Bu videolarda çalınacak notalar piyano tuşları üzerine düşüyor. Bu sayede siz hangi notaya basmanız gerektiğini anlıyorsunuz. Yeni başlayan çoğu piyanist adayı öğrenci böyle çalışıyor. Değerli okurlarım, yapmayın! Bu sanırım bu yazı içindeki en önemli tavsiyem size. Bunu yapmanız eserlerin güzelliklerini görmenizi engeller, tekniğinizi geliştirmez, müzikalitenizi, teori bilginizi, deşfire bilginizi geliştirmez. Bu sadece ‘ doğru tuşlara ‘ basmanıza yarar. Burada akla 2 soru geliyor. Birisi benden birisi sizden olsun. Sizin sorunuzla başlayalım. ‘ E ama parçaları okumak sıkıcı ve ben sadece hobi amaçlı yapıyorum. İstediğim parçaları hemen çalabilmek varken neden zaman harcayayım? ‘ Evet bu soru mantıklı, baya mantıklı. Mantıksız olan bir kısmı da var elbet ona da ben bir soruyla karşılık vereyim: ‘ Notaların çoğaldığı, eserin zorlaştığı yerde notalar görünmemeye görünse de çok zor gelmeye başlayınca ne yapacaksınız? ‘ Aynen böyle, tekbik çalışmadan eser çala çala ilerlediğiniz için bir süre sonra daha fazlasını isteyecek ve Fantezi Emprömptü gibi La Campanella gibi eserleri çalmak isteyeceksiniz. Bunu yapmak istediğinizde notalar ve tekniğiniz de birbirine girmiş olacağından ortaya güzel bir şey çıkmayacak. Misal, poliritim bilmeden Fantezi Emprömptü çalamazsınız. Aynı şekilde Liszt de. Bir yere geldikten sonra ne yazık ki tıkanacaksınız. Bende öyle oldu en azından. Beethoven’ın Ay Işığı Sonatı’nın 1. bölümünü çaldım çalmasına ama 3. bölüme gelince tosladım. Hiçbir şey bilmiyordum çünkü müzikalite veya başka bir şey hakkında. Bu sebeple, notasyon, armoni, teori candır. Sakın ama sakın düşen notaların şirinliğine aldanıp o büyük eserleri hemen çalmaya kalkmayın. ( Küçükleri de! ) Ha şu olabilir, bakarsınız notaya bir şeyler yanlış duyuluyordur veya size yanlış geliyordur açıp bakarsınız bu videolardan. En iyisi budur. En azından bana göre en sağlıklısı. Benim sorumu geç de olsa sorayım siz düşünün üzerine: ‘ Müzik yapmak, doğru notalara basmakla doğru orantılı mıdır? ‘

Tam Metronom Takıntısı

İnsanlar özellikle popüler bir eseri çalmaya kalkışırken tam metronomda çalmaya çalışıyor. Eser “prestissimoysa” o hızda “allegroysa” o hızda. Misal, Türk Marşı’nı çalmaya çalışıp yavaş yavaş ve tek el tek el çalmaya çalışan birisini daha görmedim. Burada akıllara iki soru takılıyor. 1: ‘ Böyle yavaş yavaş nereye kadar hızlanmamız lazım bir yerde ama! ‘ ve 2: ‘ Yavaş çalışmak çok sıkıcı. Hızlı çalıp hata yapsam da bir süre sonra o hatalarımı tekrarlamıyorum. ‘ Şimdi bu iki soru yine mantıklı ama biraz derinine inersek olayın pürüzler ortaya çıkmaya başlıyor. Birinci soru, bebekken koşanımız var mı aramızda? Bence de yok. ( Yok değil mi? Olmasın da… ) Bir soru daha, daha küçük çocukken matematikte integral türev yapabilen var mı aramızda? İstisnaları saymazsak bu soruların cevabı hayır. Her bir insan temeli öğrenerek başlar yürümeye. Sonra bu temele eklemeler yapar, koşar. Uçamasa da uçmasını sağlayacak araç gereçler üretir. Matematik öğrenir. Toplama yapar. Çarpma yapar. Sonra denklemlere geçer sonra eşitsizliklere sonra polinoma sonra türeve vesaire… Şuraya geleceğim, bir hedefimiz varsa önce çalışmamız ve temeli oturtmamız gerekir. Temeli olmayan bina anında çöker. Bu sebeplerdendir ki emeklemeden koşmaya çalışırsak düşeriz. Hem de sürekli. Belki bir süre koşarız ama sonrasında kesin düşeriz. O yolu, eseri koşsak bile bir sonraki daha zorlu yolda düşeriz yine. Bu sebeple her şeyden önce temel ve sabır lazım. Müzikte sabır olmadan hiçbir yemek yapıp yiyemez, yediremezsiniz. Eser Allegro mu başla Grave ile tutan mı var? Eser Andante mi başla Lento’yla! Aç metronomu yavaş yavaş arttır. 60 ise 62 yap. Onu yapıyorsan bu ir gelişmedir. Yavaş yavaş arttır. 62’den 92’ye atlayıp olmuyor bu neden olmuyor derseniz size cevabım ‘ E yani ‘ olur. Bu yüzden yavaş ama kararında çalışın!

Uzatma Pedalını Kırmak

Şimdi burada biz bizeyiz. Hangimiz eserdeki hatalarımızı kapatmak için uzatma pedalına başvurmuyoruz ki? Ben dahil hala yaparım. Hocalarım da yap der. “Yap zaten nota kaçsa da anlaşılmaz.” derler. Ama burada çok büyük bir detay vardır. Bu, bir eser bittikten, deşifresi yapıldıktan ve hissedildikten sonra yapılmalıdır. İlk başta olmaz, olamaz! İlk başta uzatma pedalını unutun. Siz neye güvenerek uzatma pedalını çalıyorsunuz eser bitti mi? Eserde uzatma pedalını basmak demek şu demek: ‘ Ben eseri bitirdim. Çalıştım, artık ‘ nüans ‘lara geçtim. ‘ Siz kek yaparken hemen üstüne kiraz koyar mısınız? Kirazı koyup ‘ Aha! Güzel oluyor! ‘ demezsiniz. Kek biter, kiraz konulur ve afiyetle yenir. Haksız mıyım? Yanlışlarınızı duymak içinpedalı bırakın. Belki de tüm notalara yanlış basın. Sorun yok. İdam cezası yok ya sonunda! Yapın hata. En azından bu bedava!

Tarihçeyi Bilmemek

Şimdi size ufak bir diyalog vereyim:
— Ne çalışıyorsun?
— Chopin’den Noktürn No.2.
— Chopin mi? Kim ki o?
— Tam bilmiyorum, romantik bir besteci sanırım.
— Noktürn ne demek?
— Bilmiyorum, güzel duyuluyor piyanoda ondan çalmak istedim.
— No.2 mi? Kaç tane Noktürn bestelemiş ki bu adam?
— Bilmem, vardır 50-60 tane herhalde.

Şimdi bu diyalogdan sonra bir de soru sorayım. Bu piyano öğrencisi ne biliyor? Bence hiçbir şey. Chopin’in 19. yüzyılda yaşamış en büyük bestekarlardan birisi olduğunu, Polonya’lı olduğunu ve Noktürn formunun piyanodaki aydınlarından birisi olduğunu, Noktürn’ün ‘ ufak gece müziği ‘ demek olduğunu Chopin’in 21 Noktürn yazmış olduğunu, günümüze ulaşan Noktürn’lerin sayısıdır 21, bildiğini hiiiç sanmıyorum. Ne acı! Büyük önder Atatürk dememiş boşuna ‘ Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur!. ‘ diye. Rahmetli tarih profesörümüz Mustafa hoca da zamanında demişti: ‘ Büyük insanlara bakarsanız ya çok iyi bir tarihçi taşıdığını ya da çok iyi bir tarihçi olduklarını göreceksiniz. ‘ İşte bu sebeplerden çalıştığınız eserin ne olduğunu, bestecisinin kim olduğunu, türündiğer örneklerinin neler olduğunu bilmek çok ama çok önemlidir. Aynı zamanda sizi kültürel anlamda da oldukça geliştirir. Muazzam bir birikim sağlar. Size güzel kaynaklar önereyim. Aydın Büke’nin yazdığı tamamen Türkçe 5 besteci biyografisi var. Bach, Mozart, Clara, Chopin, Beethoven. Hepsini alın, okuyun. Tekrar tekrar inceleyin!

Bonus: Nota Okumaya & Hafızaya Çok Güvenmek

Bir eseri öğrendiniz. Her şey harika gitti ve ezberlediniz de. Nasıl olsa aklımda istediğim zaman çalarım deyip 1-2 hafta sonra o eseri çalmaya çalıştığınızda tamamen unuttuğunuzu görmek sizin için şok edici olabilir. Hatta öyle ki bu eserleri çalmak için nota bilgisi de yetmez. Nasıl olsa iyi nota okuyorum çalarım sonra yine deyip sonradan eserin notasını eline aldığınızda tökezlediğinizi görmek yine sizi şok edebilir. Size bir soru, hiç yabancı dil öğrenmeye çalıştınız mı? Çoğumuz çalışmıştır. 1 ay çalışmadığınızda, 1 ay önceki çalıştıklarınızdan kaçını hatırlıyordunuz? Çok azını değil mi? El de beyin gibidir. Matematikte, dilde beyin neyse piyanoda da o! Siz onu beslemeyin takviyesiz bırakın size anında ihanet eder. Bir bakmışsınız elleriniz hareket etmiyor, gözünüz notaları okumuyor. Okusa da birinci senaryo elleriniz hareket etmiyor. Kısaca buna fazla güvenmeyin, bedeniniz sandığınızın aksine çok ihanetkârdır.

Son Olarak :

Evet, yazımız burada bitti. Oldukça eğlenceli bir yazıydı. Dediğim gibi ben bir piyanist değilim, müzik ustası da değilim fakat gözlemlerimden de deneyimlerimden aldığım cesaretle bu yazıyı yazma kararını aldım. Umuyorum yazı hoşunuza gitmesinden önce sizi bilgilendirmiştir. Bunların hepsi benim kişisel görüşüm olsa da pek fazlası çoğunluğun kabulü. Bu sebeple bir kulağınıza küpe etmenizde büyük fayda var. Bir sonraki zamanlarda görüşmek üzere, bir sonraki yazının konusu için yorum yapabilirsiniz. Müzikle kalınız…

Yukarıda bahsettiğim Chopin’in noktürnünü dinlemek isterseniz buraya tıklayın.

5 1 vote
Yazıyı Puanla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments