Teknolojinin Klasik Müziğe Olan Katkıları

Loading

Uzun bir aradan sonra yeniden kucak dolusu selamlar siz; değerli müzisyen dostlarım, ağabeylerim ve ablalarım; saygıdeğer hocalarım ve sevgili sanatseverler. Bu yazmış olduğum yazımda Teknoloji’nin türüne bakılmaksızın müziğe olan katkılarını ele almak isterim. Malum; 20’nci yüzyılların ortalarında – yani 1950’li yıllar ile 1990’lı yıllar arasında – bütün Dünya, teknolojik çağa erişmeye başlamışlardı ve 2000’li yıllardan sonra Dünya’daki bütün ülkeler, resmen teknolojik çağı selamladı. İnternet, Cep Telefonu, Televizyon gibi iletişim araçları; daha önceden var olsa bile 20’nci yüzyıl sonları ve 21’inci yüzyıl’da da aramıza girdi. Sadece bunlar da değil; zaman ilerledikçe müzik yapma programları – yani notasyon programları, Mixing programları – Ses ve video kayıt cihazları geliştirildi; çevrimiçi müzik platformları da devreye girdi ve 2019’da patlak veren COVID-19 (pandemisi ile birlikte çevrimiçi konserler de düzenlenmeye başladı. Şimdi ise, teknolojinin Klasik Müzik’e olan katkılarını hep beraber görelim. Umarım, yazmış olduğum yazımı beğenirsiniz.

NOTASYON VE MIXING PROGRAMLARI

Bildiğiniz üzere; müzik yapmak için notasyon programları ve mixing programları üretildi ve kullanıma sunuldu. Bu notasyon programları; beste yaparken besteci dostlarımın ve hocalarımın işine çok yaramaktadır. Bu notasyon programlarına birkaç örnek verelim; MuseScore, Finale, Sibelius ve GarageBand. Bu örnek verdiğim programlar; Dünya çapında ünlü olan müzik yapma programlarıdır. Bununla birlikte Mixing Programları da ortaya çıkmıştır. Mixing programları’na da birkaç tane örnek vermek gerekirse; Ableton Live, MAX/MSP. Bu programlarla Çağdaş Müzik bestesi yapılabilir ve Yeni Müzik bestecilerin işine yarayacak programlar diyebiliriz.

SES VE VİDEO KAYIT CİHAZLARI VE KAYIT STÜDYOLARI

Teknoloji’nin Klasik Müziğe olan diğer katkılardan biri ise kayıt stüdyoları ve kayıt cihazlarıdır. İlk kayıt stüdyoları; 1950’li yıllara doğru ABD, Türkiye, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık gibi Birinci Dünya Ülkeleri’nde kurulmaya başlandı. Akabinde yavaş yavaş Rusya, Polonya, Azerbaycan, Ermenistan, Ukrayna, Belarus gibi İkinci Dünya Ülkeleri’nde ve daha sonrasında da İrlanda, İsviçre, Avusturya, Finlandiya gibi Tarafsız Ülkeler’de de kurulmaya devam etti. Türkiye’de ilk kayıt stüdyosu TRT Stüdyoları’dır. Daha sonra da İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirler’de de müzik kayıt stüdyoları kurulmaya devam etmiştir. Müzik kayıt stüdyolarında kullanılan cihazlar; mikrofon, ekolayzır, bant, video kayıt cihazı olarak örnekler verebiliriz. Klasik Müzisyenler ve besteciler, müzik kayıt stüdyolarını albüm kayıt yapmak için kullanabilirler. Böylelikle albüm, CD, Plak olarak satışa sunulabilir yahut çevrimiçi müzik platformlarında yayımlanabilir.

ÇEVRİMİÇİ MÜZİK PLATFORMLARI

Çevrimiçi müzik platformları; 2000’li yılların sonuna doğru sadece Türkiye’de değil, bütün ülkelerde de hayatımıza giren unsurlardır. Bu platformlarda klasik müzik ve yeni müzik, rahatlıkla dinlenebilir ve bu albümlere rahatlıkla erişebiliriz. Lakin; bazı çevrimiçi müzik platformları, aylık ya da yıllık ücret almaktadır. Çevrimiçi müzik platfromlara örnekler verelim; Spotify, Deezer, Fizy, TuneIn, Apple Music, SoundCloud ve YouTube Music olabilir.

COVID-19 PANDEMİSİ ESNASINDA TEKNOLOJİ’NİN KLASİK MÜZİĞE OLAN ETKİSİ

Bildiğiniz üzere 2019 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hubei eyaletindeki Wuhan kentinde COVID-19 pandemisi, patlak verdi. Daha sonrasında da bütün ülkelere yayıldı. Türkiye’de de ilk COVID-19 vakası 11 Mart 2020 tarihinde görüldü. Haliyle de bütün ülkeler, tam kapanmaya gitti. Tam kapanma sırasında da konserler, çalıştaylar (masterclasslar) ve yarışmalar ve festivaller; ya iptal edildi, ya çevrimiçi düzenlendi ya da ileri tarihe ertelendi. Bazı orkestralar; sanat merkezlerinde kayıt cihazları eşliğinde ve temizlik, maske ve sosyal mesafe kuralları gözetilerek konser kayıtları yaptı ve bu kayıtları Instagram, YouTube, Twitter, Facebook ve TikTok gibi platformlarda yayınladı. Mesela; kendimi örneklendirirsem – 29 Mart 2021 Dünya Piyano Günü’ne özel Instagram canlı yayın formatında vermiş olduğum piyano resitali, buna örnektir. Şayet herhangi bir sosyal medya platformu üzerinden canlı yayın şeklinde resital verecekseniz, uygun bir teçhizat – mesela telefon ve bununla birlikte limtisiz internet – olması gereklidir. Canlı yayın şekilde verdiğiniz resitali sosyal medyada paylaşabilirsiniz. Böylelikle; bunu yapınca kendinizi konser salonunda seyircilere resital veriyormuş gibi hissedersiniz. Enstrüman yarışmalarına da gelince; pandemi esnasında düzenlenen yarışmalar, genellikle çevrimiçi ortamda düzenlenmekte. Başvuru yaparken de YouTube, Vimeo gibi platformdaki videonuzu yollamanız yeterlidir. Sonrasında dereceye layık görülmeniz durumunda da ödülünüz, e-posta adresinize gönderilmektedir. Çalıştaylar – diğer adı ustalık sınıfları – pandemi döneminde online düzenlenmekte. Bu çalıştaylarlarda kullanılan uygulama; ZOOM, Skype, Google Duo bunlara örnektir. Bunun içinde de telefonunuz ya da bilgisayarınız ve internet bağlantısı gerekmektedir. Bunlar olunca da gönül rahatlığı ile online çalıştaylara katılmanız ve bir şeyler öğrenmeniz, kolaylaşacaktır.

Sonuç olarak;

teknoloji’nin klasik müziğe ve müzisyene katkısı, çok büyüktür çünkü; ses ve video kayıt cihazları, besteciler için notasyon ve mixing programları geliştirilmiştir. Çevrimiçi müzik platformları üzerinden klasik müzik dinleyip müzisyene ve besteciye ait albümlere rahatlıkla erişebilirsiniz. Pandemi esnasında da düzenlenen online yarışmalara ve çalıştaylara katılım sağlayabilirsiniz.

Sevgili sanatseverler; umarım yazmış olduğum yazımı beğenmişsinizdir. Bir sonraki yazımda yeniden görüşmek dileğiyle; hoşça kalın ve sağlıcakla kalın.

0 0 votes
Yazıyı Puanla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments