Yarım Kalmış Bir Aşk

Loading

GİRİŞ – 1: TANITIM ve AÇIKLAMALAR:

Yepyeni bir yazı ile yeniden birlikteyiz. Bu yazımın konusu romantik dönemde yaşamış 2 büyük bestecinin yarım kalan aşkları üzerine. Johannes Brahms ve Clara Schumann… İki büyük besteci, ilk tanışmalarından beri birbirlerinden etkilenmiş ama gerek yaşsal sorunlar gerek Clara’nın Robert Schumann’a olan sadıklığı bu aşkı ikisi için de yaşaması neredeyse imkansız kılan bazı hususlardır. Tüm bunlara yazımızda değinecek olsam da açıkçası size ufak bir açıklama yapmalıyım. Clara ve Brahms’ın aşkını anlatmak kısa sürecek gibi dursa da aslında önce, çok detaylı olmadan, Robert Schumann ve Clara Wieck ilişkisini anlatmalıyım. Çünkü Clara’nın aşk hayatında ne kadar yıprandığını, Clara Wieck’in Clara Schumann’a dönüşümünü iyi anlamanız gerekiyor çünkü Clara, ileride Brahms’la ilişki yaşamada çok tereddüt edecek yaşadığı bu olaylar yüzünden. Açıkçası dilekolay onlarca senenin sonunda aşkları yarım kalacak ve sonsuzluğa gömülecek Brahms ve Clara’nın. Ayrıca bu yazıyı Clara Schumann’ı daha yakından tanıtmak için de kalem altına almak istedim çünkü özellikle nedendir bilinmez kadın besteciler çok bilinmez. Klasik müzik literatüründe Fanny Mendelssohn ve Clara Schumann gibi daha birçok örnek olsa da bu bestecileri bilen insan sayısı azınlıkta kalıyor ne yazık ki. O yüzden yazımızın en sonunda Clara’nın hayatına çok genel olarak değineceğim ve size eserlerinden dinlemenizi önerdiğim birkaç eserini tavsiye edeceğim. Brahms için ayrı bir yazı yazmayı planladığım için bu yazımız Brahms’ın hayatını kapsamasa da Clara ile olan ilişkisinden bahsederken yine bir nebze hayatı anlatılacaktır. İsterseniz daha fazla vakit kaybetmeden bir diğer giriş konumuza geçelim. Giriş – 2: Clara Schumann’ın Özel Hayatı ve Robert Schumann’la Tanışması!

GİRİŞ – 2: CLARA SCHUMANN’IN ÖZEL HAYATI ve ROBERT SCHUMANN’LA TANIŞMASI:

Şimdi vereceğim bilgi biraz ilginç ve günümüz modern insanlık anlayışına ters gelen bir konu üzerine. Aslında bakıldığı zaman Clara Schumann’ın özel hayatı çok ciddi olarak o daha 14-15 yaşındayken başladı. Robert Schumann ile aralarında 9 yaş vardı. Clara Schumann daha 18’ini doldurmamıştı ama Robert 25-26 yaşındaydı. Bunları size niye anlattım? Sebebi şu, her dönemi kendi içinde değerlendirmemiz lazım ve onların aşkını günümüz dünyasına göre düşünmemeliyiz. Size bu bilgiyi vermeseydim yazı boyunca Robert Schumann’ı eleştiri yağmuruna tutabilirdiniz. Robert Schumann’ın cinsel yönelimi bakıldığında cidden güçlüydü. Clara ve Robert evlendikten sonra Robert ve Clara sayısız kez çocuk yapma girişimlerinde bulundular. Hatta öyle ki bazen Clara’nın hamile kalması o kadar sık olmaya başladı ki Clara, Robert’tan gizli hamileliğine son veriyordu. Bu şartlarda dahil Clara toplam 8 tane çocuk doğurdu. Bazıları erken öldü bazıları yaşadı. Düşünün, hamileliğine son verdiği durumları da sayarsak neredeyse Bach ve çocukları kadar büyük bir aile elde ederiz. Bu durum Clara’nın inanılmaz yorulmasına sebebiyet verecekti çünkü bir hamilelik bitiyordu bir yenisi başlıyordu. Peki işin kökeni nereye dayanıyor? Clara ve Schumann nasıl tanıştı? Clara’nın özel hayatına biraz giriş yaptıktan sonra gelin biraz da bu durumdan bahsedelim. Clara’nın babasının ( Friedrich Wieck ) piyanist ve müzik öğretmeni olduğunu ve Robert Schumann’ın onun öğrencisi olduğunu da hesaba katarsak ikilinin tanışması kaçınılmaz. O dönemlerde bile olsa Clara daha çocuk olduğu için Robert derslerini alırken bu tatlı kız çocuğundan etkilense de ona karşı romantik hisler beslemiyordu. ( Sonradan neredeyse takıntıya dönüşecek olan bu sevda Robert’ın Clara’ya karşı fazla bağlanmasını da beraberinde getirmiştir. ) Gidip geldikçe ve Clara’yı görmeye devam ettikçe Robert’ın düşünceleri Clara için farklı olmaya başladı. Tabi bu aşk karşılıklı olacaktı fakat bakıldığı zaman Clara’nın da aynı şekilde kendisinden 9 yaş büyük birisine his beslemesi ilk başta zordu. O zamanlarda Clara daha 10 yaşını bile tamamlamamıştı ayrıca. Bir gün Robert Schumann şöyle anlatıyor: ‘ Sakin bir Mayıs akşamında uzaktan piyano çalan birisini dinledim. Büyük ihtimalle bir kızdı. Çalmayı bitirdiğindeyse akasyaların arasından ayrılıp düşüncelerimde kayboldum. ‘ Burada bütük ihtimalle Robert, Clara’yı düşünüyordu. Küçük kız ve onun usta parmakları, Robert Schumann’ın aradığı mükemmelliğe zaten önceeden sahip gibiydi. Bu durum tabi Robert’ı etkiliyordu. İkili karşılaşıp konuşsa da arada inanılmaz büyük bir engel ( Yıllarca sürecek olan tartışmaların ve huzursuzlukların kaynağı ) vardı. Friedrich Wieck. Babası bu durumu farketmiş olmalı ki Clara’yı daha da yoğun tmpolar içine sokuyor, Robert ile daha az samimi görüşüyordu. Friedrich için Clara her şey demekti. O, biricik kızının sadece piyano çalmasını ve çok başarılı bir kariyere sahip olmasını istiyordu. Bu durum sonradan Clara ve Robert’ın evlenmesini de çok zorlaştıracağı gibi Clara’nın ikilemlerde kalmasına sebebiyet verecekti. Yazımızda daha fazla detaya girmeyeceğiz fakat özet olarak Clara ve Robert’ın nasıl evlendiğini, Clara’nın neler yaşadığını daha iyi anlamanız için anlatmak istiyorum. Clara ve Robert’ın evliliğine giden yol aslında Clara daha reşit değilken başlamıştı. Çünkü ikili birbirine deli gibi aşıktı fakat aradaki baba engeli işleri olabileceğinden bile daha zor kılıyordu. Babası gerek Clara’ya baskı yaparak, gerek tehdit ederek gerek, ileri giderek artık, evlatlıktan reddederek Robert ile olan ilişkisini sabote etmeye çalıştı. Bakıldığında tek sebep Clara’nın evliliğe atıldıktan sonra eskisi gibi bir piyanist olaamayacağını bilmesi de değildi. Robert zengin bir adam değildi. Her baba gibi Friedrich de Clara’nın rahat bir hayat sürmesini istiyordu fakat Robert’ın işe yaramaz olduğu düşüncesi de aklından çıkmıyordu. En sondaki zorlamaların ardından Friedrich bir teklifte bulundu ( Ayrıca içinizden şu düşünce geçebilir: ‘ Neden gizlice evlenmiyorlardı? ‘ Bunun sebebi şu ki o zamanlarda evlilik için baba izni şarttı. ) Friedrich’in teklifi şuydu: Robert’ın geliri eğer 2000 taler olursa, evlenebilirlerdi. Durum iyi gözüküyor. Para ile çözüleblir gibi duruyor. Bu durumda Robert’ın gelirinin 400 taler olması dışında sorun yok. 5 katı daha fazla paraa ihtiyacı vardı Robert’ın ve bu, o zamanki müzisyenlik şartlarında cidden imkansızdı. Belki babası ikiliyi bu şekilde düşürmeye çalıştı. Bilemeyiz tabi ama olasılık yüksek 😀 Neyse, devam edecek olursak Clara ve Schumann işi parayla da çözemeyince farklı bir yola başvurdular. Mahkeme Kararı… Eğer mahkemme evliliğe izin verirse babasının ne dediği önemsiz kalacaktı legal olarak. Burada da şöyle bir sorun var. Clara çok arada kalmıştı. Babasını mı seçecekti yoksa yıllardır aşkından öldüğü Robert’ı mı? Eh, sonuç Robert oldu haliyle. Çiftin evliliğini Clara’nın ağzından anlatmadan önce şöyle bir hususa değinmek istiyorum. Evlilik sonrası neler yaşadıklarını size düz şekilde anlattım. Clara’nın ne kadar yıprandığını ve evlilik sonrası ne kadar zorluk yaşadıklarını vs. Yine de olay burada bitmiyor çünkü bir sonraki konumuz olan CLARA SCHUMANN ve JOHANNES BRAHMS’IN İLK KARŞILAŞMALARI bölümünden sonra size Clara’nın Robert’la olan bağını evlilik sonrası nasıl güçlendirdiğini ve Robert’ın akıl hastanesinden ölümüne kadarki süreçte nasıl hayatına devam ettiğini anlatmalıyım. Çünkü ondan sonraki bölüm olan YARIM KALAN BİR AŞK: JOHANNES BRAHMS & CLARA SCHUMANN bölümünde aradaki zorlukları ve Clara’yı daha iyi anlamanız lazım. Neyse kısaca durum bundan ibaret. Bu bölümün son olayına gelelim. Clara ve Robert’ın evliliği. 12 Eylül 1840 tarihinde uzun süredir savaşı verilen o olay gerçekleşiyordu. Clara ve Robert hayatlarını bir araya getiriyordu. 12 Eylül’de Leipzig yakınlarındaki Schönefeld’deki küçük kilisede, Robert’in Zwickau’dan çocukluk arkadaşı ve rahip Carl August Wildenhahn nikahlarını kıymış, Clara duygularını tüm içtenliğiyle günlüğünde paylaşmıştı: ” Saat on gibi tören başladı. (…) Rahip Wildenhahn kısa, basit ama insanı yüreğinden etkileyecek bir konuşma yaptı. İçim, bizi bunca engel ve zorluktan geçirerek birbirimize kavuşturana karşı şükranla doluydu. Robert’le uzun yıllar sürecek bir yaşam geçirebilmek içi dua ettim. Ah, onu bir gün kaybedebileceğim düşüncesi aklıma geldiğinde ne yapacağımı şaşırıyorum. Tanrı beni böyle bir felaketten korusun, buna asla dayanamam. (…) Güzel bir gündü; günlerdir kendisini saklayan güneş bile, biz kiliseye giderken üzerimize sanki birlikteliğimizi kutsamak istermiş gibi yumuşak ışınlarını gönderiyordu. Bizi rahatsız eden hiçbir şey yoktu. (…) Yaşantımda bir dönem sonra erdi, genç yaşımda pek çok kötü olay yaşadım ayrıca hiç unutamayacağım sevinçlerim oldu. Artık yeni ve güzel bir yaşam başlıyor. ” ( Yazının bütünlüğünün bozulmaması için ekstra bir olay anlatacağım şimdi. Robert bir ara Clara’dan vazgeçmiş farklı bir kadınla ilişki yaşamıştı. Buna çok sinirlenen ve üzülen Clara ayrılmaları için dua etmişti ve bir süre sonra çift acı şekilde ayrılmıştı. Sonradan Robert Clara’ya geri döndü. )

CLARA SCHUMANN ve JOHANNES BRAHMS’IN İLK KARŞILAŞMALARI:

Clara ve Brahms’ın ilk karşılaşmalarını anlayabilmek için öncelikle Brahms’ın hayatından bir kesiti kısaca anlatmamız lazım. Brahms bakıldığında Clara ve Robert’a göre çok genç. Clara’dan 13 yaş, Robert’tan ise 22 yaş küçüktü. ( Evet yine yaş sorunsalı. İlk durum biraz kabul edilebilirdi. Sonuçta erkek olan daha yaşlı ama Clara ve Brahms arasında hem Clara daha yaşlı hem de yaş farkı çift hanelere çıkmış. Bu durum ilişkileri günümüzde olduğu gibi o zaman da etkiliyordu. ) Brahms çok azimli ve çalışkan da bir gençti. Robert Schumann’a hayrandı ve onunla buluşup tanışmayı çok istiyordu. ( Bir önceki yazımda anlattığım ‘ Macar Bir Virtüöz: Franz Liszt ‘ hikayelerde Brahms’ın Franz Liszt’le de tanışmaya çalıştığını görebiliriz. Yani bu alanda Brahms ustalarla birllikte çok vakit geçirip kendisini geliştirmek istiyordu. ) Elinde yeni eserler vardı ve onları da göstermek istiyordu. Bu eserlere Mi Bemol Minör, Scherzo Op.4 ya da yazdığı ilk eserlerden olan Do Majör, Piyano Sonatı No.1 Op.1 dahildi. ( Ayrıca ufak ama güzel bir bilgi: Brahms bu piyano sonatını 1855 yılında yayınladı ve Opus 1 olarak numaralandırdı. Yani bakıldığında ilk yazdığı eser gibi düşünülebilir fakat öyle değil. Brahms, 2. Sonat olan Fa Diyez Minör, Piyano Sonatı No.2 Op.2 eserini daha önce yazmıştı fakat birinci sonatın daha kaliteli olduğunu düşündüğü için ilk onu yayınladı. Bu durum klasik müzikte sıkça rastlanır. Bunlara birkaç örnek: F.Chopin – Piyano Konçertoları / L.v.Beethoven – 1 ve 2. Piyano Konçertosu ) Kısaca Brahms çok genç bir besteci ve meraklı bir müzisyendi. Bu sebeple bir gün Schumann’ların kapısını çaldı. Kendisini tanıttı, içeriye girdi. Robert nedendir bilinmez ama Brams’ı aşırı sevmişti. Sonradan bu sevgisi çok ilerleyecek ve onu kardeşi gibi görecekti. Hatta o kadar ki kendisi akıl sağlığını kaybetmeye başladığında Clara’yı Brahms’a emanet etmişti. Bu kadar güven ve sevgi ilk olarak bu tatlı tanışmaya dayanıyor. Brahms’ın mektuplarda da bahsettiği Clara’nın geliş anı şu şekilde: Robert ve Brahms eserler üzerinde uğraşırken ve Robert eserleri incelerken Brahms’tan çalmasını ister. Robert şok olur çünkü bu genç dahi piyanoyla adeta konuşuyor gibiydi. Robert üst kattaki Clara’ya seslendi: ” Hayatım, çabuk buraya gel. Bunları duymalısın. ” Clara aşağıya üzerinde güzel bir elbiseyle indi ve dinlemeye başladı. Brahms çalmayı bırakıp döndüğünde Clara’yı gördü. Clara’nın hayranlık dolu bakışları Brahms’ı zaten kendinden geçirmeye yetmişti. Bu kadar güzel gözler, biyle güzel bir elbise, fizik, saç… Her şeyine tutulmuştu Brahms Clara’nın. Sonradan bu ziyaretler sıklaştı ve Clara ve Brahms daha çok görüşüp konuşmaya başladı. Bu durumda Robert ile Clara bağlarını arttırmaya devam etse de Brahms da artık ailenin 3.insanı gibi olmuştu. Robert hiçbir kuşku duymuyordu çünkü Brahms’ı kardeşi gibi görüyordu ve onu çok fazla sevip güveniyordu Bu arada kuşku duymuyor demek farkında olmamak değil. Brahms ile Clara’nın samimi olduklarını biliyordu fakat umursamıyordu. Brahms Clara’ya, Clara Robert’a bağlıydı. Ortada aşk üçgeni durumu yoktu. Henüz. Bu arada Brahsms Clara’ya bağlıydı ama Robert’a olan bağlılığı ve sevgisi de Clara’yla daha ileriye gitmesini engelliyordu. Gerçi istese bile Clara istemezdi o yüzden en güzeli bu gibi duruyordu şuanlık. Clara ve Brahms ayrıca mektuplaşıyordu da ve bu mektupkarın samimiyeti günden güne artıyordu. Nasıl bir samimiyet. Hitap konusu aslında sadece. Tabi ki sevgililik durumu yoktu o yüzden çok aşırı cümleler kullanılmıyordu. Henüz. Brahms’ın hitap konusundaki evrimi şöyleydi: ( İlk Başlarda: ” Çok saygıdeğer hanımefendi, siz… ” Biraz Zaman Sonra: ” Sevgili Clara Hanım, siz… ” Sonlara Doğru: ” Biricik sevgili Clara’m, sen… ” ) Clara daha mesafeli davranmaya çalışıyordu fakat o da Brahms’a o şekilde seslenmek istiyordu şüphesiz fakat dediğimiz sebelerden dolayı olmuyordu. Bu arada size Brahms ve Clara arasındaki ilişkiyi anlatmaya baya bir başladım onu farkettim 😀 Biraz sonraya kalsın hikayenin devamı. Yine de bu hikayelerimize devam etmeden önce ufak bir konuya daha değinelim. Sıradaki konu başlığı:

CLARA SCHUMANN’IN ROBERT SCHUMANN’IN AKIL HASTANESİNE KAPATILMASINDAN ÖLÜMÜNE KADARKİ YAŞAMI:

Aslında anlatılacak çok şey var fakat bu konu başlığını birkaç paragrafla bitireceğim. İlk anlatacağım konu haliyle Robert Schumann nasıl akıl sağlığını kaybetti olacak. Çünkü müzisyenler arasında bu denli bir akıl sağlığı kaybı çok nadirdir. Alexander Scriabin sonlara doğru bu şekilde akıl sağlığının yerinde olmadığını gösteren cümleler kuruyordu örnek olarak o verileblir. ( Yazımızın konusu değil fakat Scriabin kısaca kendisini Tanrı olarak görüyordu. ) Aslında Robert Schumann beste yapmakla bir ara o kadar kafayı bozmuştu ki her gün her saat her saniye bunu düşünüyordu. Clara bir gün şöyle anlatır: ” Uyuyorduk, aniden Robert konuşmaya başladı. Ne olduğunu anlamak için kalktığımda ter içinde kalmıştı. Ne olduğnu ve onun canını neyin sıktığını öğrenmeye çalıştım. Bana rüyasında bir melodı duyduğunu ve bu melodinin dünyanon en güzel melodisi olduğunu söyledi. Sabah erkenden piyanonun başına geçti ve o söylediği eseri çalmaya başladı. Sonradan farkettim ki aslında bu söylediği melodi kendi eserinin transpoze edilmiş haliydi. ( Bu arada Schumann’ın o eseri kendisinin yazdığı Re Minör, 2. Keman Konçertosu eserinin 2. bölümündeki 5. ölçünün solist partisidir ) Sonradan Robert bana bu eseri kendisinin yazmadığını, Schubert’in Hayaleti’nin yazdırdığını söyledi. Korkunçtu. ” Bu olaydan sonra Robert Schumann piyano için son eserini yayınladı. ” Mi Bemol Majör, Bilinmeyen Bir Tema Üzerine Çeşitlemeler WoO.24 ” ya da diğer ismi ile ” Mi Bemol Majör, Hayalet Çeşitlemeleri WoO.24 ” Sizi bilmiyorum ama bu cidden tüyler ürpertici bence çünkü insanın en büyük korkusu bilinmezliktir ve bu sizi korkutur. Zavallı Robert ve Clara’nın neler yaşadığını sadece tahmin edebiliriz. Bu süre zarfında Clara 2 kat sorumluluk almak zorunda kaldı. Hayatının aşkını gözünün önünde ölüşünü izliyordu. Clara için çok zor bir dönem olsa da Brahms vardı en azından. Ona çok yardım ediyordu. Sonradan da görülecek ki bu yarımlaşmalar büyük boyutlara ulaşacaktı. Ayrıca size Robert’ın bu akıl sağlığını kaybetmesi sebebiyle ortaya çıkan komik bir anı anlatacağım. Clara’nın doğum günleri çift için hep özeldi ve Robert Clara’ya liedler yazar güller alırdı. Akıl sağlığının kaybından sonra bu hediyeler garipleşti. Sonlara doğru Clara’nın doğum gününde Robert’ın aldığı şeyler şunlardı: 1 kavun, 2 yağ, 1 papatya, 6 şişe kolonya, bir pasta. Yani, komik evet 😀 Yine de Clara bu hediyelerden çok memnundu. Şimdi hakkını yemeyelim Robert’ın çünkü son aldığı hediyelerden birisi cidden çok özeldir. Bir gün Clara’nın yürüyüş yapmasını sağlamak için bir arkadaşıyla anlaşıyor. Clara eve geldiğinde karşısındaki manzara şu: Küçük bir yaylı grubu Robert’ın Clara için bestelediği lied’i çalıyor. Üzerinde güller olan yepyeni bir piyanonun yanında. Piyanonun üzerinde de Lied’in notaları var. İnanılmaz romantik olan bu hediye ne yazık ki çiftin birlikte geçirecekleri son doğum günlerinden birisiydi. Çok geçmeden Robert, Clara’yı Brahms’a emanet edip akıl hastanesine gitti. Clara ve Brahms devamlı olarak Robert’ı ziyaret ettiler ve onu yalnız bırakmadılar. Brahms bu süre içinde Clara’nın evinin yakınına taşındı sırf ona yakın olabilmek ve ona yardım edebilmek için. Clara için tam bir kabustu bu zamanlar çünkü hayatında değer verdiği en büyük varlığı, hayatı uğruna savaştığı o insanı mental olarak kaybetmişti. Bu durum hem onun için hem de Robert için çok zordu. Brahms elinden geleni yapsa da Clara’ya yük çok fazla biniyordu. Bu arada çocuklara ne oldu diye sorabilirsiniz. Yani onlara bir şey olmadı ama aile biraz dağılmıştı. Çocukların ölümü bazılarının hayata atılması derken. Zor bir başka konu da buydu. Bu arada büyük bir başka sorun da paraydı. Çünkü bakıldığı zaman tüm parayı eskiden Robert getiriyordu eve. Clara yeniden konserler vermeye başladı. Hatta bir konserinde Johannes’in tamamladığı Op.15 numaralı Piyano Konçertosu’nu çalmıştı. Brahms’ın ilk büyük çaplı eseri olan bu yapıt sonradan çok fazla değişikliğe uğrayacak ve her değişikliğe uğradığında Clara ve Robert’ın izi daha da belirginleşecekti. Tabi o kaçınılmaz an geldi ve Robert Schumann 29 Temmuz 1856 yılında öldü. 16 koca yıl evli kaldı Clara ve Robert ikilisi. Tabi ki çok büyük üzüntü duydular ve yas tuttular. Clara mektuplarında isyan ve öfke dolu cümleler kullanmaya ve herkesle ters olmaya başlammıştı. Bu durumu en alttan alan kişi tabiki Brahms olmuştu. Aslında Clara aşkın kendinde yarattığı etkilerden sonra çok kısa sürede toparlanamadı ve çok büyük acılar çekti. Clara’nın kalbi tamamen kül olmuştu. Uğruna adadığı, yaptığı ve hissettiği her şeyi 29 Temmuz günü bıraktı geride. Sanki onun için yeni bir milatın başlangıcı değil sonuydu ve Clara bir daha eskisi gibi asla olamadı… Clara’nın Robert’ın ölümü üzerine söylediği sözler şöyledir:

” Çok sevdiğim bu insanın cansız bedeninin yanında ayakta durdum; her şey çok sakindi. Tanrı’ya onu sonunda acılarından kurtardığı için dua ettim. Yatağının yanında diz çöktüğümde ruhunun üzerimde uçuştuğunu hissettim, beni de yanına almalıydı. Bugün onu son kez gördüm, başının üzerine çiçekler koydum. Aşkımı da beraberinde götürdü. ”

YARIM KALMIŞ BİR AŞK: JOHANNES BRAHMS & CLARA SCHUMANN:

Evet, şuana kadar anlattığım her şeyi aslında toparlayacağım bu bölümde. Birkaç komik ve önemli olaydan da bahsedip bölümü bitirdikten sonra Clara ile alakalı bilgi verip yazıyı da sonlandıracağım. Brahms ve Clara’nın birbirinden etkilendiği bir gerçektir. Aralarındaki mektuplaşmalarda da sevgi sözcükleri bolca kullanılıyor ve buluştuklarında samimi şekilde fiziksel temaslarda bile bulunyorlardı. Fakat bu durum sevgililik boyutuna bir türlü gelemedi çünkü aradaki yaş farkı ( 13 yaş ) cidden işleri çok zorlaştırmakla birlikte Robert’ın ölümü, Clara’nın yıpranması, Clara’nın işleri ve sorumlulukları, Brahms’ın turneleri gibi etkenler bu aşkı yaşanamaz yapacaktı. Bu yüzden ikili anlaşıp bu ilişkiyi yakın arkadaş boyutunda tutmak istedi. Bazen mektuplarda tartıştıkları ve birbirlerine trip attıkları anlar da oldu tabi ki. Size yazım boyunca sürekli iyi geçindiklerinden ve birbirlerine karşı çok sevgi beslediklerinden bahsettim ama Brahms ve Clara arasında çocuksu da olsa bir romantik atışma vardı. Bu duruma örnek olarak şu olayı verebiliriz: Clara ve Brahms aslında Robert akıl hastanesine kapatıldıktan sonra sahilde beraber yürürlerdi. Bu durum ikisinin de dinlenmesini sağlar ve aralarındaki bağı kuvvetlendirirdi. Birçok konudan konuşurlardı, müzik, Robert, yaşam, çocuklar… Bir gün Brahms birlikte sahilde yürümeleri için bir kadını davet eder. ( Eski arkadaşı ) Bu durumda sıkıntı yoktur ama Brahms kadına biraz fazla samimiyet gösterir. Clara durumdan rahatsız olur ve Brahms’a bildiğiniz küser 😀 Kadın Clara’nın arkada kaldığını farkeder ve Brahms’a ne olduğunu sorar. Brahms şöyle yanıt verir: ” Bir şey yok, sadece seninle ilgilenmeme ve konuşmama katlanamıyor. ” Bu durumdan göreceğimiz üzere Brahms Clara’yı bir nevi kıskandırmaya çalıştırmış ve onunla arasondaki bağı arttırmak istemiştir. Bazen ters teptiği zamanlar olsa da Clara, Brahms’ı cidden çok seviyordu, her şeyden önce insan olarak. Bir gün nedendir bilinmez Clara ve Brahms mektuplarını geri vermeyi kabul etti. Bu durum sıkıntılı çünkü arada ufak gerginlik olsa da daha önce hiç bu kadar ciddi bir hamle olmamıştı. İki taraf da mektuplarını geri iade etti ama Clara bununla da kalmadı. Çoğu mektubunu yaktı. Bu durum bizim için de sıkıntı çünkü bilmediğimiz olaylara karşı olan bilgimiz azalıyor. ( Yazımın konusu dışında fakat bir mektup yakılsa bile eğer o mektuba karşı bir cevap mektubu gelmişse o mektup incelenerek yakılan mektupta neler yazdığı tahmin edilmeye çalışılır. Bu durum müzik tarihçileri için önemlidir. ) Brahms sakladı mektupları ve bu arada tüm mektuplar iade edilmedi yani Brahms’ta Clara’nın bazı mektupları, Clara’da da Brahms’ın bazı mektupları hala duruyordu. Neyse, kısaca sonlara doğru Clara ve Brahms arasındaki ilişki giderek daha da arkadaşça olmaya başladı. İkisinin hissettiği romantizm maalesef ki södü gitti. Yarım kalan bir aşk… Ayrıca iki olaydan bahsetmek istiyorum ki bu da şudur: Bir yerlerde bir iddia var ki çok ciddi bir iddia. İddiaya göre Brahms ve Clara cinsel ilişkiye girdi ve Clara’nın doğurduğu bir çocuk Brahms’a ait. Bu sıkıntı çünkü eğer doğruysa Clara ve Brahms’ın çok ciddi olarak sakladıkları bir durum var demektir. Bu duruma en büyük kanıt olarak Clara’nın mektupları yakması gösteriliyor ama bakıldığı zaman karşı cevap mektuplarında çocukla ilgili bir konu konuşlmuyor. Burada da iddialar Clara’nın çocuk bahsinin geçtiği tüm mektupları yaktığı yönünde. Çok fazla olasılık hesabı olduğu ve elde 1. dereceden hatta 2. dereceden bile kanıt olmaduğı için bu iddiaya yanlış diyebiiriz. Son bahsetmek istediğim şey de şudur ki Brahms’ın son zamanlarda yazdığı Intermezzo’lar Clara ve Brahms için önemlidir çünkü Clara bunları ‘ Ölüm Ninnileri ‘ olarak adlandırmış ve Brahms ile Clara’nın son buluşmasında Brahms bu eserlerden 2 tanesini Clara’ya çalmıştır. Aradan kısa bir süre sonra ise Clara vefat etmiştir. Son bölümümüze geçelim… ( Brahms’ın Clara’nın ölümü üzerine olan tepkileri sonraki bölümde verilmiştir. )

FİNAL: CLARA WİECK ( SCHUMANN ):

Tam ismi Clara Josephine Wieck ( Sonradan Schumann soy adını alacak ) olan büyük romantik besteci 13 Eylül 1819 yılında dünyaya geldi ve 20 Mayıs 1896 yılında 76 yaşında vefat etti. Aslında bakıldığında Franz Liszt kadar şanslı bir besteci ömür konusunda. 76 yıl, o dönem için rekor denilebilecek bir sayı. Adından anlayacağınız üzere kendisi bir Alman. Piyanistlik yapmasının yanı sıra bir piyano öğretmeni ve bir besteciydi. Genelde piyano üzerine eserler yazan besteci, daha çocuk yaşta bir La Minör, Piyano Konçertosu yazmış ve çevresine ne kadar büyük bir yetenek olduğunu göstermiştir. Sonradan yayınlayacağı Müzikaller de bir o kadar onun ününü pekiştirmiştir. ( Tavsiye edeceğim albümlerden birisi ‘ Op.6 Müzikalleri ‘ ) Chopin’in yarattığı türleri devam ettiren besteci özellikle Sol Minör tonunda yazdığı Mazurka ile Chopinimsi bir tınıya yaklaşmıştır. Bu durum büyük Rus devi Alexander Scriabin’de de görülmektedir. Virtüözite bir yana müzikalite ve derinliği resitallerinde işleyen besteci inanılmaz büyük konser tecrübesine sahipti. Dilekolay 61 sene… Bu kadar başarılı olmasını büyük oranda azmine, kararlılığına ve babasına borçludur Clara. ( Babası ile olan ilişkisi ileride çok karmaşık boyutlara ilerleyecek ve babası bir gün Robert’a olan aşkı yüzünden Clara’yı evlatlıktan reddedecekti. ) ( 2. Not: Sonradan bu kararından pişman olup Clara’dan özür dileyecekti. ) Clara’nın tüm konserlerini ve çalışmalarını bir süre babası kontrol ediyordu. Clara’nın değindiğimiz üzere Robert ile tanışması da babası sayesinde oluyor ironik şekilde. Babasının kendi kazdığı kuyuya düştüğünü söylemek zor olmasa gerek. ( Robert Schumann Clara’nın babası Friedrich Wieck’in öğrencisiydi. ) ( Not 2: Babasının hayatına detaylı girmeeyeceğiz ama kendisinin bir müzisyen olduğunu söyleyelim. ) Bu arada Clara’nın hayatında sadece babası yoktu onu destekleyen. Annesi de aynı şekilde bir piyanist ve müzik öğretmeni olarak Clara’yı destekledi. ( Annesi Mariane Wieck’tir. ) Clara aslında büyük başarısını büyük bir müzisyen aileden gelmesine borçlu diyebiliriz. Bu arada Clara’nın bestelediği eserler arasında Robert Schumann’ın da çok sevdiği liedler mevcuttur. ( Üst paragraflarda değindiğimiz gibi karşılıklı birbirlerine lied yazmıp hediye etmeye bayılıyorlardı. ) ( Not 2: Robert Schumann tam bir Lied tanrısıdır ve Lied türünü doruğa ulaştırmıştır. ) Yazımızın büyük bir kısmında bahsettiğimiz gibi Clara, Robert Schumann ile evlendi ve çiftin 8 çocuğu oldu. ( Clara’nın hamile kalıp hamileliğini sonlandırdığı çocuklar hariçtir. ) Clara’nın çocukları olduktan sonra Clara, piyanoya neredeyse hiç vakit ayıramıyordu. ( Bir de Robert’ın koyduğu saçma sapan bir ‘ Evin erkeği çalışırken ses olmasın evde. ‘ kuralı Clara’nın boş ollan vakitlerinde bile çalışamamasına sebebiyet veriyordu. ( Sonradan bu sorun çözülecekti ama çok da geçmeden Robert akıl sağlığını kaybetmeye başlayacaktı. ) Bu durumlar yaşanırlen bir genç kapılarını çaldı. Bu gencimiz sonradan yazımızın tümünü kapsayan onca olaya sebebiyet verecek olan Johannes Brahms’tı. Robert onu kardeşi gibi sevdi ve Clara ile birlikte onu yüreklendirdi. Brahms sonradan sürekli Clara ve Robert’ın hayatında oldu ve en sonunda Robert akıl hastanesine kapatılınca Brahms sırf Clara’ya daha yakın olabilmek için onun yakınına taşındı. Bu durumlar romantik anlamda yer yer alevlense de hep yarım kaldı. Clara Schumann 20 Mayıs 1896 yılında yaşama veda etti. Brahms, Clara’sız dünyada 1 yıldan fazla yaşayamadı. Yazımı Brahms’ın şu sözleri ile bitiriyorum:

” Hayatım boyunca sevdiğim ve değer verdiğim tek varlığımı da kaybettim. Artık kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı… ”

-Johannes Brahms ( Clara’nın Ölümü Üzerine )

Clara Schumann’dan Eser Önerileri:

1-) La Minör, Piyano Konçertosu Op.7
2-) Sol Minör, Op.6 Müzikalleri No.2 ‘ Mazurka ‘
3-) Piyano ve Keman İçin 3 Romans Op.22 ( I. Andante Molto )
4-) Sol Minör, Piyano Sonatı ( I. Allegro )
5-) Romantik Valser, Op.4

0 0 votes
Yazıyı Puanla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments