Müzik Hakkında Kitap Tavsiyeleri:

Loading

GİRİŞ ve AÇIKLAMALAR:

Herkese bir haftalık aranın ardından merhaba. Bugün inceleyeceğimiz konu müzik tarihi ve bestecilerin hayatları üzerine okuduğum ve önerdiğim kitaplar olacak. Öncelikle önemle belirtmek isterim ki bu yazı bir reklam yazısı değildir ve hiçbir kitabı bir diğerinden üstün kılma amacıyla yazılmamıştır. Size tavsiye edeceğim kitapların hepsini bundan yaklaşık 1 sene kadar önce okudum, bitirdim. Size ne bilgi veriyorsam, ne yazı yazıyorsam hepsi bu kitaplar sayesindedir. Türk Klasik Müzik Camiası adına oldukça önemli eserler var içeride. Herkesin ağzında dolaşan Türk kaynakları çok kısıtlı! sözüne katılsam da o kadar da vahim durumda olmadığımızı düşünüyorum. Belli yazarlar, belli insanlar bu alanda yenilikler yapmaya devam ediyor ve şüphesiz edecekler. Bu sebeple bu yazıyı yazma amaçlarımdan birisi de size katkı sağlayacak ve okumanızı istediğim kitapları göstermemden, tanıtmamdan ziyade, bu insanların varlığı hakkında bilgi sahibi de olmanızdır. Bu sebeptendir ki yazıyı ciddiye almanızı ve okumanızı rica ediyorum. Dilerseniz sözü daha da fazla uzatmadan yazımıza başlayalım.

1) Aydın Büke – Tuşlara Adanmış Bir Yaşam: Chopin.

Aslında bu listede Aydın Büke’yi ve kendisinin kitaplarını ağırlıklı olarak duyacaksınız. Aydın Büke ile bir söyleşim de var. Yazının en altına linkini bırakıyorum. Bu kitapları bir de kendi ağzından dinlemek büyük bir onurdu benim için. Siz de gidin hem Aydın Büke’yi tanıyın hem de kitaplarını bir de onun ağzından dinleyin. Aydın Büke aslında bir müzisyendir de. Bu sebeple yazılarında kullandığı dil ve üslup çok hoşuma gitti hala da gidiyor. Bir müzisyeni anlatırken bir müzisyen gibi düşünmenin çok güzel etkileri ve avantajları vardır. Chopin ile ilgili kitabını okuduğumda bundan 1.5 sene önceydi. O zamanlar piyano eğitimi almak için bir eğitmene gidiyordum ve metro yolculukları uzundu. Bu kalın kitapları işte o metro istasyonlarında bitirdim bildiğiniz. Her gün 45 dakika diye diye o kitap bir süre sonrasında bitti ve beni fazlasıyla hayal kırıklığına uğrattı. Yanlış anlamayın. Hayal kırıklığına uğrama sebebim tamamen kitaptan bağımsız. Neden her ‘muazzam’ şeyin sonu vardır diye üzülüyorum. Bu kitabı ilk bitirdiğimde gerçek anlamda tam bir başyapıt olduğunu düşündüm. Hala da öyle düşünüyorum. Kitap fotoğraflarla da donatılmış bu sayede çok daha kaliteli bir kaynak haline gelmiş. Anlatılanları bir de görsel olarak görmek muazzam bir şeydi. Hala arada açıp o fotoğraflara baktığım çok olur. Eserin hazırlanmasında dünyanın en büyük Chopin araştırma merkezi Chopin Enstitüsü de katkı sağlamış. Bu da kaynağın güvenilirliğini yükseltmekle kalmamış, kesin yapmıştır. Sebebi bariz, zaten diğer kaynaklar da Chopin Enstitüsü’nden farklı bir şey söylemiyor fakat daha yalın ve sade söylüyor. Aydın Büke’nin bu kitabı ise tam bir şahaser ve Chopin’i anlama yolunda büyük bir adım. Kitabı bitirdiğim gün gece vaktiydi. Hava yağmurluydu. Kitabı bitirdiğimde ufak da olsa gözyaşları döktüğümü hatırlıyorum. Sonrasında Chopin’in anısına bir Mazurka bestelemek istedim ve piyano başına geçtim. Nasıl olduğu hakkında hiç bilgim olmasa da ortaya doğaçlamadan fazla bir şeyler çıktı. Çok beğendim. Tabi Chopin duyduysa bile hiç sevmemiştir ama olsun! Bu sayede Chopin’i biraz daha iyi anladığıma inandım. Bir besteciye yakınlaşmak böyle olmalı dedim kendi içimden. Müzik tarihinin ne kadar önemli olduğunu ve tarih bilmeksizın hiçbir şekilde tam olamayacağını kavramların bir daha anladım. Anlatılan onlarca hikaye sayesinde eserleri daha da bir anlamlı dinledim. Daha dikkatli inceledim. Daha detaylı yorumladım. İcrama da yansıdı bu durum elbette. Bir Chopin eseri çalarken duygulanmamak benim için imkansız hale geldi. Hatta dinlerken bile çünkü biliyorsunuz ki o eser, kalbi küle dönüşmüş, hayatını tuşlara ve duyguları aktarmaya adayan bir adamın kalbinden çıkmaydı. Belki hiçbir zaman Chopin’i tam anlamıyla anlayamayacağız fakat şundan eminim ki, bırakın Chopin’i bazı şeyleri daha iyi anlamamıza kesinlikle katkı sunuyor bu kitap ve kitaplar…

2) Aydın Büke’nin Diğer Kitapları.

Okumuş olduğum 4 tane daha var.

  1. Beethoven: Müziğin Dönüm Noktası
  2. Mozart: Bir Yaşam Öyküsü
  3. Romantizmin Işığı Clara
  4. Bach: Yaşamı ve Eserleri

Bu kitapların hepsini tek tek aktarmak isterdim ama üstte anlattıklarımdan farklı bir şey anlatmayacağım. Genellemeleri zaten 1. başlıkta yaptım. Burada sadece ekstra birkaç duruma daha değineceğim. Bu durumlardan ilkine göz atalım. İlk durum tüm kitapları ilgilendiriyor Aydın Büke’den. Kitaplar biyografi kitapları biyografi kitapları olmasına da aslında birden çok kişinin hayat döngüleri anlatılıyor. Chopin’i okurken Franz Liszt’in neler yaptığını okumamak olmaz çünkü. Okur açısından da yazar açısından da imkansız bir durumdur. İmkansız derken gerçekten imkansızdır çünkü Chopin’in hayatını etkileyen müziğini etkileyen en önemli faktörlerden birisi de elbet çevresi ve arkadaşlarıdır. Robert Schumann’dan bahsetmezsek olmaz yine. Bach’tan bahsetmesek olmaz. Beethoven kitabını okurken Schubert’ten bahsetmek zorundayız. Mozart’ı okurken Handel’dan bahsetmeliyiz Bach’tan bahsetmeliyiz. Beethoven’ı okurken aynı zamanda Haydn da büyük rol oynar. Clara’yı okurken Mendelssohn olmazsa Schumann, Brahms, Schubert, Liszt olmazsa olmaz. Yani kısaca şuraya getiriyorum konuyu: Bir besteciyi okurken birden fazla besteci hakkında onlarca bilgi öğreniyorsunuz. Bu sebeple bu kitaplar çok yönlüler. Bu açıdan bakıldığında eserlerin neden bu kadar büyük ve önemli oldukları bir nebze daha iyi anlaşılabilir. Eserlerin görsel içeriği Chopin’e göre daha az ama yine de bu bir sorun değil. Her kitabın kendi çapında farklı özellikleri var. Misal Bach’ın kitabında kitabın yarısı Bach’ın hayatına ayrılmış diğer yarısı eserlerine. Tüm eserlerini baştan sona görebileceğiniz Türkçe bir liste var elinizde! Aynı şekilde diğer kitaplarda da var kitapların sonunda ama Bach’ta anlatım da var o yönüyle ayrılıyor. Sadece muazzam! Kitaplar aşırı uzun olmasa da uzunlar. 250-400 sayfa arası değişiyorlar. Clara oldukça uzun 650-700 sayfaya yakın bir sayfa sayısı var. O kitabı da bıkmadan usanmadan okumuştum ve bitişi… Tüyleri diken diken yapmaya nasıl yetmesin! Sonunu bazı yazılarımda cümle olarak yazdım ama belirtmedim. Yani hala sürprizi kaçmadı! Hadi okuyun siz de öğrenin.

NOT:

Aydın Büke’nin 2 kitabı daha var bu konularla alakalı. Birisi 2 Dahi 3 Opera bir diğeri de Müziği Baştan Yaratanlar: Barok Dönem. Bu iki kitabın da harika olduğuna zerre şüphem yok ama okuma fırsatı bulamadım. 2 Dahi 3 Opera aslında var da fırsatım olmadı daha. Diğer kitap ne yazık ki bende yok. Olmasını çok isterdim. Bu sebeple diğer kitaplar hakkında bir yorum yapmam doğru olmaz. Yine de bu muazzam 5 kitap, yeter de artar!

3) Fırat Kutluk – Beethoven.

Bu kitap kısa ama oldukça önemli. Neden derseniz içinde değerli maestro İbrahim Yazıcı ile Beethoven’ın 9. Senfonisi hakkında yapılmış bir söyleşi var. Bu işte çok çok önemlidir çünkü değerli şef İbrahim Yazıcı bu alanda çok saygın ve donanımlı birisidir. Kendisiyle Bursa’ya konsere geldiğinde tanışma fırsatı bulmuştum. Harika bir konser ve harika bir orkestra yönetimiydi. Bu sebeple onunla tanışmam ve konuşmam bile benim için özeldir. Bu sebeptendir ki İbrahim Yazıcı ülkemizin değerli bir bireyi ve müzisyeni olarak bu kadar büyük bir eser hakkındaki görüşlerini dile getirmişse, bize okumaktan başka ne düşer? Hem de ağzımızın suyu aka aka… Fırat Kutluk kitabında Beethoven’dan bahsediyor. Aydın Büke’nin kitabında olmayan bilgiler de olduğundan çok mutlu oldum. Bu sayede kitabın özgünlük kazandığını rahatça söyleyebilirim. Tabi biyografi olarak daha kısa ve daha kısıtlı birr içerik söz konusu fakat bu kitabı kötü yapmaz, yanlış hiç yapmaz. Bu sebeple bu kitap da Beethoven’ı araştırırken dikkate alınması gereken kitaplar arasında bana sorarsanız. Ayrıca şunu da dile getireyim ki Beethoven’ın o sert yapısını bu kitapta çok daha iyi hissettim. Bu sebeple Beethoven’ı tasvir etmekte cidden başarılı bir işe imza atılmış. Aydın Büke’yi de Fırat Kutluk’u da kutlamak lazım kesinlikle. Kitabın üslübu da oldukça düzgün yazılmış olacak ki beni sürükledi. Bundan yaklaşık 1 sene önce okumuştum. Kitabın kısa olmasına aldanıp özensiz okumuş olacağım ki ikinci okuyuşmda neleri kaçırdığımı çok daha iyi anladım. Bu sebeple bu tavsiye ettiğim kitaplar kesinlikle özenle okunulmalıdır.

4) Harold C.Schonberg – Büyük Besteciler.

Bu kitabımız yabancı bir yazardan. Schonberg’in bu kitabı büyüktür. Kalındır ve resimlerle donatılmıştır. Aslında tam bir rehber kaynaktır ve bir besteci ile alakalı kilit bir bilgi öğrenilmek istendiği zaman bakılmalıdır. Bu kadar iddialı olma sebebim içinde onlarca besteci barındırmasına rağmen her besteciye neredeyse 20 sayfa ayırmış olmasıdır. 20 sayfa ne ki demeyin. Yazı puntosu özellikle küçük seçilmiş ve sayfa büyüklüğü arttırılmış. Bu sayede 50 sayfa okuyor izlenmine kapılıyorsunuz. Bazı besteciler mecburiyetten daha kısa tabi. 7-8 sayfa olanlar da var. Bu kitabın bana göre bir büyük artısı da şu ki bilinmeyen bestecileri öğretiyor kitap bize. Birçok yeni besteci yanıma şansına erişiyorsunuz birçok hayat hikayesi duyuyor birçok yeni eser öğreniyorsunuz. Ayrıca kitap dönem ayrımı yapmamıştır. Barok dönemden de klasik dönemden de romantik ve çağdaş dönemden de pekçok besteci var. Bach’ından Vivaldi’sine. Mozart’tan Beethoven’a ondan Schubert’e ondan Chopin’e Rachmaninoff’a Cesar Cui’ya, Korsakov’a Prokofiev’e Stravinsky’e ve daha niceleri! Bu kitabı okumalısınız çünkü tam bir yenilik yuvası sizin adınıza. Diğer saydığım kitaplar böyle değildi. Burada ‘ diğer kitaplar hiçbir yeni şey katmadı mı sana yani?’ tarzında bir yorum çıkarılmamalıdır. Benim kastım elbet tanımadığımız besteciler üzerine yeniliktir. Tabi kim kimi tanıyor tanımıyor orası ayrı ama genel anlamda bu kitaptaki çoğu besteciyi çoğu insanın tanımadığına inanıyorum. Tabi ki tersi de olabilir, saygı duyarım. Yine de kitaba geri dönersek üslup hakkında bir yorum yapmak isterim. Üslubuu güzel fakat bazı yerlerde çeviriden kaynaklanan hatalar mevcut. Bu o kadar önemli değil ama yine de belirtmekte fayda var. Kitabın çevirisi yine de harika yapılmış ve özenle hazırlanmış, o kısımda işte tartışamam! Çeviriyi yapan Ahmet Fethi Yıldırım’a teşekkür etmemiz gerek kesinlikle. Ellerine sağlık! Kitap elbet çok uzun. 772 sayfa. Bu sebeple oldukça harika bir başyapıt. Herkese öneriyorum.

AYRICA ÖNEMLİ NOT:

Bu kitaplar öyle roman gibi okunmaz. Nereyi merak ettiysen orayı okursun. Aydın Büke’de de böyle fakat durum biraz daha farklı. Aydın Büke hikayeleştirerek anlatıyor olayları bu sebeple baştan takip etek daha iyi olacaktır. Fırat Kutluk’ta buna gerek yok. Schonberg’de de yok. Kimi merak ettiysen onu oku. Sırf sıra ona geldi diye sıkılacağını bildiğin bir besteciyi okuma çünkü ikimiz de biliyoruz ki sadece okumuş olmak için okuyacaksınız. Aynı durum tarih kitaplarında da geçerli. Orası ayrı konu tabi.

5) Serhan Bali – Müzikte Romantik Dönem Bestecileri.

Aynı yayınevinden çıkma, Türk müzisyen Serhan Bali tarafından yazılmış bir kaynak. Ben okudum hepsini. Fena değil fakat aynı yayınevinden çıkma olduğu için Schonberg’in kitabıyla büyük benzerlik gösteriyor. Yazı puntosu, içerikler kısmı tamamiyle aynı tema. Tabi Serhan Bali’nin bu kitabı adından da anlaşılacağı üzere romantik dahileri konu alıyor bu sebeple Schonberg’in kitabında olmayan besteciler Serhan Bali’nin kitabında mevcut. Tabi yine spesifik bestecileri istediğinizde hiçbir yerde bulamıyorsunuz. Ne Serhan Bali’de ne Aydın Büke’de ne Schonberg’de. Mesela Xaver Scharwenka. Romantik, önemli bir bestecidir fakat hiçbir yede bilgisi yok. Bu durum anlayışla karşılanmalıdır çünkü her besteciyi içine alacak bir kitap yazmak imkansızdır. Zaten yazılsa da ergonomik olmaz o ayrı. Serhan Bali geçtiğimiz zamanlarda bir kitap daha çıkardı. Beethoven: Erken Dönem. Bu kitabı daha alamadım ama almayı çok istiyorum. Bu sebeple bir yorum yapamayacağım. Umarım özgün ve yeni bir kitap olmuşturç Bu da kitapları yeni bir şey öğretmeyen sayfa ziyanından kurtarır. Yanlış anlaşılma olmasın genel olarak konuşuyorum. Serhan Bali’nin bu kitabını genel olarak beğendim. Üslup oldukça düzgün. Bilgiler yeni ve güvenilir kaynaklardan alınma. Bu sebeptendir ki gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

6) Dominique Xardel – Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti: İdil Biret.

İdil Biret çok önemlidir. Değerli dostum Nihan da bana katılır bu yönüyle. Kendisi de tam bir İdil Biret hayranıdır. Bu sebeple kendisiyle saatlerce konuştuk bu konu hakkında. Bizzat İdil Biret’le yapılan söyleşilerin aktarıldığı bu kitapta İdil Biret’i tanıyacaksınız ve kendisinin aslında Türkiye ve bırakın Türkiye’yi dünya için ne kadar önemli bir piyanist olduğunu anlayacaksınız. İsmet İnönü gibi büyük isimlerin de hayranlık beslediği buu küçük minik kız yıllar geçtikçe dünyanın en büyük repartuvara sahip piyanistleri arasına girdi. Spotify’a girerseniz çalmadığı kaydetmediği eser olmadığını görürsünüz. Chopin’in tüm eserlerinden Beethoven’ın tüm piyano eserlerine oradan Mozart’a oradan Liszt’e oradan 20. yüzyıl müziğine derken muazzam geniş bir ‘dünya’ var orada İdil Biret’in icrasında. Bu sebepten olacak ki kitabı okuduktan sonra Nihan’ın ne demek istediğini daha iyi anladım. Kitabın üsluu tamamen ‘Röportaj’ türünde yazılmış. Görsellerle de zenginleştirilmeye çalışılsa da kitabın boyutuna nazaran yüzdelik dilim olarak düşük kalmış görsel çeşitlilik ama yine de sorun değil. İdil Biret’i kendi ağzından tanımak şüphesiz harika bir deneyim. Onu da geçelim İdil Biret’in yaptığı ve kaydettiği işleri kendi ağzından duymak korkunç! Cidden korkutucu bir yetenek var ortada. Muazzam bir hafıza var. Kitap Can Yayınları’ndan çıkma 277 sayfa bir söyleşi kitabı. Hepinize okumasını tavsiye etmiyorum, rica ediyorum. Türk piyanistlerin varlığını bu şekilde daha da iyi tanıyabilir ve onların aslında ne kadar büyük işler başardıklarına kendi ağızlarından şahit olabiliriz. Önermezsem içimde kalacak. Lütfen kendisinin Varşova Filarmoni Orkestrası ile seslendirdiği Robert Schumann’ın La Minör Piyano Konçertosu’nu dinleyin. Uzum zamandır aklımda olan bu eseri İdil Biret’ten dinlemek gerçek bir şans!

7) Fazıl Say – Suya Yazılan.

Fazıl Say’ı hepimiz tanıyoruz bu bir gerçek. Burada önemli husus bu besteci ve piyanistle aynı dönemde yaşıyor olmamız yanında onun kendi ağzından videolara ulaşabiliyor olmamız, konserlerine gidebiliyor olmamız ve onun kaleminden kitapları okuyabiliyor olmamızdır. Kendisinden imzalı bir kitap aldım. O da Suya Yazılan’dı. İmzalayıp göndermişti bana. Tabi özelimde değil o an stoklarda bu imzalı kitaplardan vardı ben de ön sipariş vermiştim. Yine de muazzam bir his kitaplıkta onun duruyor olması. Daha da önemlisi ne biliyor musunuz? Bu kitappta bir müzisyenin yaşadığı şeyleri her yönüyle okuyorsunuz. Yani Fazıl Say bir müzisyen ama aynı zamanda bir insan. Ahtapot yemekten iğrenebilir yani değil mi? ( Kitaptan bir bölüm. ) Ya da başına aksilikler gelip üzülebilir değil mi? Bir müzisyenin, büyük bir müzisyenin hayatı nasıl olmuştur? Neler yaşamıştır? Nerelerden neleri esinlenmiştir neler yapmıştır neler yemiş içmiş neler deneyimlemiştir? Bütün bunlar muazzam bilgiler ve önemli yapıtaşlarıdır. Öyle ki kendisinin kitabını anlattığı videosu da var gidin izleyin. Size çok şey katacağından asla şüphem yok. Ayrıca düşünüldüğü zaman böyle bir piyanistin hayat tecrübelerini okumak bir nevi ilham kaynağı. Müzik felsefesini sorguladığı yerler de var bu sayede sorgulamayı ve düşünmeyi bana öğretmişti zamanında. Zorluklarla nasıl başa çıkılır? Komik durumlarda sıkışık durumlarda neler yapılabilir? Bu durumlar neden oluşur? Hepsini anlatıyor kendince değerli Fazıl Say. Bu yönüyle de harika bir kitaptır. Kitabın üslubu çok serbest. Oldukça sohbet havasında yazılmış bir kitap bu sebeple sanki Fazıl Say’la sohbet ediyormuşsunuz gibi okuyorsunuz kitabı. Bu sayede de akıcılığı korumuş oluyorsunuz. Oldukça önemli bir kıstastır kitapta. Akıcılığı ve okunabilirliği korumak. Romancı Yayınevinden çıkan kitap 224 sayfadan oluşmaktadır.

EKSTRALAR:

5 1 vote
Yazıyı Puanla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments