Müzisyenlik Raconu

Loading

Değerli müzisyen dostlarım, ağabeylerim ve ablalarım; saygıdeğer hocalarım ve sevgili sanatseverler! Bu yazımda başarılı bir müzisyen olabilmek için uyulması ve uyulmaması gereken kuralları – yani müzisyenlik raconunu – sizler için değinmek istiyorum. Yazıma başlamadan önce “Racon” kelimesinin tanımını yapmayı çok isterim. TDK’ye göre Racon’un iki anlamı vardır. Bunlar: Kural, metod, yol, yordam; fiyaka, gösteriş’tir lâkin ben bu kelimeyi kural, metod, yol ve yordam anlamında kullanmayı tercih ederim. Bildiğiniz üzere; gündelik hayatın, iş camiasının ve diğer şeylerin kuralları vardır. Meselâ; adab-ı muaşeret – yani görgü kuralları – bunlara örnektir. Sadece günlük yaşamın, mensup olunan işin raconu yoktur; müzisyenliğin de belli bir raconu vardır. O hâlde yazımıza geçebiliriz!

MÜZİSYENİN KİŞİSEL BAKIMI

Kişisel bakım, müzisyenler de dahil olmak üzere herkes için önemlidir. Herhangi bir müzisyen, – ister piyanist, ister yaylı sazlar icracısı, ister üflemeli sazlar icracısı, ister vurmalı sazlar icracısı, ister telli sazlar icracısı, ister şancı, ister besteci, ister orkestra şefi olsun; hiç fark etmez. – kendi öz bakımına dikkat etmesi gereklidir. Öz bakım derken şunu kastetmek istiyorum; kişisel temizlik – vücut, saç, yüz temizliği –, bulunduğu ortamın temizliği ve kıyafet temizliği; her şeyden önce kalp, beyin ve ruh temizliğine özen göstermesi gerekmektedir. Bu şeylerin temizliği, müzisyen için artı olur ama eğer bunlardan herhangi birisi kirlenirse, müzisyen için eksi olur. Bu eksileri artıya çevirmek için kişisel bakımı ihmal etmemek gerekir. Meselâ; düzenli olarak duş almak, diş fırçalamak, yüz yıkamak ve çeşitli parfümler ve deodorantlar kullanmak; kıyafetleri ütülemek ve yıkamak, bulunduğu ortamı temiz tutmak; bunlara örnektir. Ayrıca herhangi bir müzisyen, dilerse saçları için saç spreyi, wax, jöle de kullanabilir ama aşırıya kaçmamak lazımdır. Ruh temizliği için de düzenli olarak spor yapılmalıdır – ama ağır sporlardan (meselâ; trekking, kayak, sörf vs.) kaçınmalıdır. – Sporun yanında ruh dinlendirmek için meditasyon da yapılabilir.

DÜZENLİ ENSTRÜMAN ÇALIŞMAK

Enstrüman çalışmanın kuralları hakkında soru işaretleriniz var ise eğer, “Bir enstrüman çalışmanın 10 Altın Kuralı” isimli makaleme göz atabilirsiniz lâkin yine de üzerinden geçmek isterim… düzenli enstrüman çalışmak, herhangi bir müzisyen için oldukça önem taşır. Enstrüman çalışmadan önce eller de dahil olmak üzere vücudun tamamı, ısınmış olması gerekmektedir. Henüz ısınmamış iseniz de ısınma hareketleri yapmanız yeterli olacaktır. Vücut germe ve esneme hareketleri, bunlara örnektir. Ellerin ısınması için de tek anahtar; gam ve arpejler – majör ve minör gamlar, kromatik gam, pentatonik gamlar, kilise modları vs. – ve  piyano egzersizleri – Hanon, Czerny, Brahms, Liszt egzersizleri vs. – çalışmak olacaktır. Yine bu durum, diğer enstrümanlara göre değişebilir. Bunların akabinde de seviyenize uygun eserleri usturuplu şekilde çalışılmalıdır. Usturuplu çalışmak derken de teknik çalışmalar, ölçü çalışmaları bunlara örnektir. Çalışılan eser, asla ve kat’a çalıp geçilmemelidir. Aksi taktirde çalışılan eser, anında bozulur yani vakit kaybı!… Sadece enstrümanda eser ve egzersizler çalışmak yetmez; çalıştığınız esere dair bilgiler edinmeniz gereklidir. Örneğin; çalışılan eserin bestecisinin yaşamı, miras bıraktığı eserler hakkında makaleler, kitaplar ve kaynaklar okumak gereklidir. Bunlar olmazsa; çalışılan eser hakkında bilgi sahibi olamazsınız. Çalışılan eser hakkında bilgi sahibi olmak, müzisyen için çok önem taşımaktadır. Eseri çalıştıktan sonra yavaş yavaş ezber çalışmaları da yapılması gereklidir. Ezber de yapıldıktan sonra eser, artık çalınabilir hale gelir ve esere hakimiyet artar.

MÜZİSYENLER ARASI İLETİŞİM VE BEDEN DİLİ

İletişim ve beden dili, müzisyenler için olmazsa olmazlardandır. Herhangi bir müzisyenin, diğer müzisyenlerle etkileşim halde kalmaya devam edebilmesi için beden dilini ve iletişimini iyileştirmesi gereklidir. Beden dili derken meselâ şunlar olabilir; el sıkışma (tokalaşma), yanak öpücüğü, sarılma, ten teması (dokunma), el hareketleri, jestler ve mimikler… beden dilinin gelişmesi için karşımızdaki insanın davranışlarını anlamak gerekir ve gerek görülürse kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyarak empati de yapılabilir. Bu durum, sadece enstrümancılar için değil; besteciler, orkestra şefleri, şancılar, müzikologlar, müzik teknologları ve müzik öğretmenleri için de geçerlidir. Aralık 2019’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hubei eyaletindeki Wuhan şehrinde başlayan ve tüm Dünya’ya yayılan COVID-19 (SARS-CoV 2) pandemisi sadece iletişimi değil, beden dilini de olumsuz etkilemiştir. Meselâ; fiziksel temaslara ara verildi, çoğu insan maskeden dolayı karşılarındakilerini anlayamaz hale geldi… bununla birlikte tokalaşma ve sarılmaya alternatif olarak ayak tokuşturma (Wuhan Shake ya da Footshake), Dirsek tokuşturma (Elbowshake), Yumruk tokuşturma (fist bump), el sallama, eğilme ve eli kalbe götürerek selam verme gibi selamlaşmalar ortaya çıktı. Bu şeyler; müzisyenleri tabii ki de olumsuz etkilemiştir. Daha sonrasında tokalaşma ve sarılma gibi fiziksel temaslara artık kalındığı yerden devam etti ve bu müzisyenleri daha da olumlu etkiledi. Daha fazla dallandırıp budaklandırmadan bu yazıma devam edeyim; herhangi bir müzisyen, diğer müzisyene el uzattı diyelim. Eli uzatılan müzisyen, eli uzatan müzisyene el sıkışarak karşılık vermelidir yani uzatılan eli geri çevirmemelidir. Din, dil, ırk, cinsiyet, renk, siyasi görüş vesaire gözetilmeksin uzatılan el, geri çevirilirse etik olarak uygun olmaz ve sadece adab-ı muaşeret’e değil, günlük yaşamdaki racona ve müzisyenlik raconuna ters düşer. Bu durumda bütün müzisyenlerin fiziksel temasta bulunurken bu kuralı göz önünde bulundurmalıdır. Bir de müzisyenlerin, diğer müzisyenlerle sohbet ederken mutlaka göz temasında bulunmalıdır. Göz teması bulunmamak da racona ters düşebiliyor. Müzisyenler arası iletişim ve beden dili; müzisyenlerin kendi aralarında oda müziği yaparken bu kurallara uydukça onları aşırı olumlu etkileyebiliyor ve işte buna “Takım Ruhu” diyoruz. Meselâ; herhangi bir müzisyen; diğer müzisyenlerle oda müziği – düet, trio, quartet, quintet, sextet, septet, octet vs. fark etmeksizin – yaparken birbirlerine yardımcı olmak için iletişim halinde olmalıdır, böylece takım çalışması da gelişebilir. Dünya’nın neresinde olursa olsun, bütün müzisyenler bu kurallara riayet etmelidir. Bir de yabancı dil… resmi dilin yanında mutlaka cebinizde bir yabancı dil olmalıdır. Benim naçizane tavsiyem; İngilizce’nin yanında bir yabancı dil de öğrenmeniz… – bu Fransızca, Almanca, İtalyanca ya da diğer dil de olabilir ama müziğin dilleri; İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca’dır. – Yabancı dil, Dünya çapındaki müzisyenlerle iletişim bakımından çok olumlu etkilemektedir. Eğer yabancı diliniz, başlangıç seviyesi ise ya da hiç yoksa yabancı müzisyenlerle anlaşmanız güç olacaktır. Eğer gerçekten yabancı diliniz yoksa, çevirmen yardımı da alabilirsiniz fakat çevirmen tutmak da tuhaf ve zahmetli bir işlemdir. Çevirmen tutmak da müzisyenlik raconuna ters düşebiliyor amma velâkin ki bazı müzisyenlere göre de racona ters değil…

SONUÇ OLARAK;

Başarılı bir müzisyen olmanın raconu yani kuralı; kişisel bakım, iletişim, beden dili ve enstrüman çalışma durumundan ibarettir. Müzisyenler, bu kuralları uyguladıkça başarılarına başarılar katabilir ve sadece bu yeterli değildir; gündelik yaşamında da kendisini geliştirebilir. Üzerinden geçecek olursak; herhangi bir müzisyen; kendi bakımına çok dikkat etmelidir, enstrüman çalışırken planlı ve dakik olmalıdır ve diğer müzisyenlerle ve hocalarla iletişim halde kalabilmek için iletişimini ve beden dilini de geliştirmesi şarttır. Aksi uygulanırsa; herhangi bir müzisyen için eksi puan demektir ancak aksi uygulanmazsa da yine herhangi bir müzisyen için artı puan olmaya devam edecektir.

Bu yazımın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bir sonraki yazımda yeniden görüşmek dileğiyle hoşça kalın, sağlıcakla kalın, müzikle kalın! Çok sevgilerimle!

0 0 votes
Yazıyı Puanla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments